91. Analiz: İran’da 10.Cumhurbaşkanı Seçimleri Üzerine Bir Analiz -23.05.2009-


Yerküre’de kapitalist ülkeler ve bu ülkelerle derin ilişkileri bulunan diğer bağımlı ülkeler büyük bir ekonomik depremle sarsılır, hatta yerle bir olurken (Standard & Poor's derecelendirme kuruluşu, İngiltere'nin borcunun GSYİH'sinin yüzde 100'üne yaklaşması nedeniyle bu ülkeyi negatif izlemeye almış ve AAA notunu kaybedebileceğini açıklamıştı) Dünya’nın merkez bölgelerinden birinde, Güneybatı Asya’da, İran’da 12 Haziran 2009’da 10.Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Ahmedinejad’ın yeniden seçilmesinin beklendiği bu seçimler Türkiye ve Dünya için çok boyutlu sonuçlar doğuracak niteliktedir.

ABD’nin Pakistan ve Afganistan üzerindeki ahlaksız senaryoları ve bu senaryoların uygulanışı aralıksız bir arsızlıkla sürüyor. Usame Bin Ladin’in ardından Afganistan’a girdiğini iddia eden ve hedefine Taliban’ı koyan ABD, Pakistan siyasi haritası ve siyasi zevâtı üzerinde oynadığı ölümcül oyunlarla müdâhale alanını genişletmiş ve Afganistan ile Pakistan’da sivil halkın büyük kayıplar verdiği operasyonlara girişmiştir(Operasyon bölgesi Swat Vadisinden iki milyon insan göçmek zorunda kalmıştır). Oysa Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, Pakistan güvenlik güçlerinin 2001 yılında Usame Bin Ladin'i Afganistan'da yakaladığını, ancak ABD askerlerinin onu kaybettiğini öne sürüyor ve serbest bırakıldığını ima diyordu (Mahir Kaynak, Star Gazetesi, 23.05.2009) Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimi tırmandıracak terör olayları yaşanmış ve Dünya’nın tarihinin gömülü bulunduğu bu bölge kan gölüne dönüştürülmüştür. Irak’ta hayatını kaybeden yaklaşık iki milyon insana ek olarak Pakistan’da ve Afganistan’da ABD’nin insansız savaş uçaklarının saldırılarına bağlı olarak hayatlarını kaybeden insanların sayısı her geçen gün artıyor.


İran’daki seçimler ABD Devlet Başkanı ve İsrail Başbakanı arasındaki görüşmelerin sıkılaştığı bir dönemde gerçekleşiyor. Uzunca süredir ABD’yi tahrik ederek,ABD’nin İran’a saldırmasını sağlamaya çalışan İsrail, Başkan Bush ve diğer neo-conların yaşadığı seçim hezimeti ile büyük hayal kırıklığına uğradı. Ancak yeni Başkan Obama tarafından saldırgan politikasında yalnız bırakılmış görünse de, İsrail, İran’a tek başına saldırmakta kararlı göründüğünü Dünya’ya anlatmaya çalışıyor. İsrail’in saldırgan politikalarının İsrail’in sonunu getireceğini, İran’a yapılacak herhangi bir saldırının İsrail’i orta doğunun çöllerine gömeceğini iddia eden muhaliflere rağmen İsrail kendi çöküşünü, İran’a yapacağı saldırılarla şereflendirmek isteyebilir. Ancak; bu saldırılardan önce İsrail’in ve ABD’nin yapabileceği çok daha farklı şeyler olduğu bilinince, İsrail’in saldırgan tutumlarının perdelediği, diğer hesaplar kolaylıkla görülebilecektir.

ABD Irak’ta yaşaması muhtemel bir askerî hezimetten İran ile özellikle Ahmedinejad ile anlaşarak-Iraklı Şiî Arapların saldırıları durduruldu-, Türkiye ile özellikle Erdoğan ile işbirliği yaparak-Iraklı Sünnî Arapların saldırıları durdurularak- kurtuldu. Buna karşılık ABD, Türkiye ve İran’a karşı yaşadığı siyâsî hezimetlerle de Cumhuriyetçileri Bush hükümetini seçim sandıklarına gömülmekten kurtaramadı. Böylece ABD ve İsrail’in Ortadoğu politikaları, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın başarılı siyasî manevraları nedeniyle çökmüş oluyordu. Nitekim İran Cumhurbaşkanı 12 Haziran seçimleri için hazırlanan propaganda afişlerinde ve videolarda Türkiye ile yaptığı işbirliklerini kullanırken de bu gerçeği vurgulamayı tercih edecekti. Türkiye ile işbirliği İran’da seçim propagandasında olumlu bir ayıraç olarak kullanılır hale gelmiş olacak ve tarihte bir ilk yaşanacaktı. Bu tercih aynı zamanda İran’ın Türkiye eliyle ABD ve İsrail’in hazırladığı cenderelerden kurtulmuş olduğunun da itirafı anlamına geliyordu.

Yaşadıkları hezimetlerin acısını derinden yaşayan ve bu acıyla Türkiye’deki seçimlerde etkili olmaya çalışan ABD ve İsrail, İran’daki seçimlerde etkili olmak istemeyecekler miydi? Türkiye’yi asrın davası ile sarsan ve dava çerçevesinde yeniden cendereye alan ABD ve İsrail, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı eski bir dava ile sarsmaya çalışırken, İran’la ilgili versiyonlardan uzak duracaklar mıydı? İran tarihî Türk Politikasını değiştirir ve ABD-İsrail ikilisine karşı Türkiye ile işbirliğine girerek ülke bütünlüğünü korurken, bu politik işbirliğini sağlayan ülke liderleri yerlerinde bırakılacak mıydı? İşte ABD ve İsrail’in cevaplamaya çalıştığı sorular bunlardı ve bu iki ülke sorularının cevaplarını kendileri vererek ölümcül oyunlara devam edeceklerdi.

Yeni ABD Başkanı Obama Türkiye’de gençlerle yaptığı sohbette ‘değişimin hızlı olamayacağından’ bahsetmişti. ABD tarihiyle özdeşleşen masonik baskı, Obama’nın özellikle farkında olduğu bir baskıydı ve Obama bir önceki dönemde kendilerini neo-con olarak tanımlayan baskıcıların yeni dönemde hangi maskelerle ortaya çıkacağını bilmek için beklemeyi tercih edecekti. Bu bekleme döneminde ise ABD’nin neo-con politikalarının ekilmiş tohumlarının verdiği filizlere dokunmayacak, Afganistan ve Pakistan’da kanlı operasyonların sürmesine onay verecekti. Bununla birlikte İsrail’in saldırgan politikalarını reddederek İran ile işbirliğini sürdürmeye devam edecek, ABD’li bankaların İran’da çalışmak için başvuruda bulunmalarını teşvik edecekti. Ne var ki; görünür yüzeydeki bu işbirliğinin tamamen karşılıklı tetikte duruş esasına bağlı olarak geliştiğini hem Obama hem de Ahmedinejad çok iyi biliyordu. ABD ve İsrail, neredeyse 30 yıldır çeşitli organizasyonlarla İran içinde büyük bir karşı devrim için çalışıyorlardı. İran halkını, çeşitli tüketim, eğlence ve batı tipli özgürlük araçlarıyla etkilemeye çalışan ABD-İsrail, organizasyonlarla harcadıkları emeklerinin karşılığını yaklaşık olarak halkın yüzde otuzunu etkilemiş olmayı başararak alıyorlardı.

12 Haziran’daki seçimler bu değerlendirmeler ışığında incelendiğinde seçimlerin hangi güçler arasında geçeceği daha net bir şekilde anlaşılacaktır.Türkiye ile işbirliğine önem veren Ahmedinejad ile Ahmedinejad’ı İsrail ve ABD’den oluşan uluslararası toplumdan -Bu iki ülke dışında İran’la ilişkileri olmayan ülke yoktur- uzaklaştırmakla suçlayan Reformcuların güçlü adayı eski Başbakan Mir Hüseyin Musevi arasında geçecektir. Dünya açısından bu seçimler kurulan yeni dengeler için önemlidir. Türkiye, Rusya, Çin, Orta Asya Ülkeleri, İtalya, Almanya, Brezilya, Venezuella ve müttefikleri ile ABD, İsrail, İngiltere, Kanada, Avustralya,Yeni Zellanda, Japonya ve müttefikleri arasındaki güç mücadelesinde İran’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları çok ciddi önem taşımaktadır.

10.Cumhurbaşkanı seçimleri sürecinde İran’da yaşanan iç gelişmelerden birkaç örnek:
20 Mayıs’ta İran İslam Cumhuriyeti Anayasayı Koruyucular Konseyi yayınladığı bir bildiri ile 10. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin onaylanmış resmi aday listesini açıkladı. 12 üyeli Konsey’in açıkladığı listede 429 erkek ve 42 kadın aday adayından adaylıkları onaylanmış sadece dört kişi vardı. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, eski başbakan Mir Hüseyin Musevi, eski İslami Şura Meclis Başkanı Mehdi Kerrubi ve Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri Mohsen Rezayî, Anayasayı koruyucular konseyi tarafından yasalar ve Anayasada belirtilen şartlara haiz olduklarından 10. cumhurbaşkanlığı seçimlerinin resmi adayları olarak ilan edildiler.(1)

Seçimlerde İki Reformcu ve İki Muhafazakar Aday Karşı Karşıya Gelecek(6).Reformcuların güçlü adayı Mir Hüseyin Musevi(68 yaşında), Ahmedinejad’ı suçluyor, Ahmedinejad’ın açıklamalarının ve düşmanca tavırlarının İran’a pahalıya mal olduğunu, İran’ı uluslararası toplumdan uzaklaştırdığını iddia ediyor.(2) Mir Hüseyin Musevi’nin Yesuj şehrindeki son mitinginde, "marg bar sibzamini" yani "kahrolsun patatesler" diye slogan atıldı. Bir diğer reformcu aday Mehdi Kerrubi (72 yaşında) ise, "Patates hükümeti istemiyoruz" diyor. Kerrubi, bu dört isim arasında açık açık reform vaadettiğini söyleyen en iddialı aday. "Değişimi dikkatle gerçekleştireceğini" vurguluyor. Reformcu muhalifleri, Ahmedinejad’ın, artan gıda fiyatları, yüksek enflasyon ve işsizliğe karşı halk tepkisini "patates rüşveti" ile dindirmeye çalıştığı görüşünde. (Türkiye’deki muhalefet partilerinin Mart 2009 yerel seçimlerinde Ak Parti Hükümeti’nin halka ‘kömür ve beyaz eşya rüşveti’ vermekle suçlamasına dikkat ediniz, aynı kaynaktan çıkmış eleştiri örnekleri olarak bunlar önemlidir. Seçkin Deniz) Hükümet, rüşvet iddialarını reddederek, "Fazla mahsülü depoda çürütmektense, halka dağıtmak daha iyidir" diyor.(3) Bağımsız olduğunu söyleyen Rezayî(55 yaşında), Ahmedinejad’ın muhafazakar bir eleştirmeni. Devrim Muhafızları’nı 16 yıl yöneten Rezayî’yi sertlik yanlıları destekliyor.

Muhafazakârların adayı ise 9.Cumhurbaşkanı Ahmedinejad(53 Yaşında). Barack Obama’nın kampanyasında kullandığı “Yes we can” "Başarabiliriz-Ma Mitavanim" sloganını seçen Mahmud Ahmedinejad, ayrıca televizyonlarda yayınlanmak üzere hazırladığı video görüntüsü ve afişlerinde de Türkiye seyahatine geniş yer veriyor. Görüntü ve afişlerde Ahmedinejad Sultanahmet’te Türk vatandaşlarına el sallarken, Türk liderleriyle görüşürken görülüyor. Görüntüler için seçilen kapak resminde ise Türk ve İran bayrakları kullanılıyor.

İranlı siyaset uzmanı Fathi al-Maraghy :”Mir Hüseyin Musevi'nin 12 Haziran'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylığını ilan etmesine siyasi çevreler “İran'daki siyasi sistemi içine düşmek üzere olduğu çıkmazdan kurtarabilecek bir çaba” gözüyle bakıyor. İran'ın temel devrimci izinden çıktığı polemiğiyle yola çıkan Musevi, büyük hatalar yapmalarına rağmen önceki hükümetlerin İslami Devrimin prensiplerini tehlikeye atmadığını ancak şu anda var olan sistemin ise kabul edilemez olduğunu savunuyor. Musevi, İran halkının yanlış istatistikler ve ekonomik paketlerle aldatıldığını da iddia ediyor. İran'daki siyasi arenaya yakından bakıldığındaysa Musevi'nin adaylığının aslında İran'daki siyasi tıkanıklığa bir çözüm önerisi olarak belirdiği açıkça görülebiliyor” diyor.(4)

İran'da 12 Haziranda yapılacak 10. dönem cumhurbaşkanı seçimlerinde en şanslı adayın Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad olduğu belirtildi. İran genelinde yapılan son kamuoyu araştırmalarına göre muhafazakar aday Ahmedinejad'ın oyu yüzde 58,6'ya yükselirken, en yakın rakibi reformcu aday Mir Hüseyin Musevi'nin oyu yüzde 21,9'a geriledi. Başkent Tahran'da ise Ahmedinejad'a olan halk desteği yüzde 44,8'e düşerken, Musevi'nin oyu yüzde 29'a yükseldi. Tahran'daki 13 üniversitede bir süre önce yapılan ankette, öğrencilerin yüzde 51,3'ü Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'a, yüzde 26,4'ü Musevi'ye oy vereceğini belirtmişti. Basında yer alan haber ve yorumlarda da reformcu diğer aday Mehdi Kerrubi ile muhafazakar aday Mohsen Rezayî’ye pek şans tanınmıyor. Seçime az bir süre kala Kerrubi'nin, Musevi lehine adaylıktan çekilmesi durumunda bile muhafazakarların ipi göğüsleyeceği tahmin ediliyor.(5)

İran Anayasası’na göre, adayların siyasi ve dini bir geçmişe sahip olmaları ve İslam Cumhuriyeti’ne ilkelerine bağlı bulunmaları gerekiyor. Ülkenin en yetkili dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Ahmedinejad’ı desteklediğini bu hafta imâ etmiş, seçmenlerden Batı yanlısı bir isme oy vermemelerini istemişti(6)

Ahmedinejad’ın seçilememesi hâlinde, İran’ın ülke bütünlüğünün sona ereceğini, mevcut rejimin sarsılacağını ve iç savaşın çıkacağını iddia etmek kolaylaşacaktır. Ahmedinejad’ın seçilememesi İran’ın, bölgenin ve Dünya’nın felâketine neden olabilir. Türkiye, bu seçimde Ahmedinejad’ı desteklediğini deklare etmekten çekinmemelidir.
Seçkin Deniz

Alıntılar:
1. http://www2.irna.ir/tr/news/view/menu-444/0905208941163728.htm
2. Anadolu Ajansı 09.05.2009, http://www.selamhaber.com/haber?id=1087
3. http://www.nethaber.com/Dunya/101802/Turkiyede-KOMUR-Iranda-PATATES-Ahme...
4. http://www.timeturk.com/iranda-tarihi-secim-71437-haberi.html
5. http://www.netgazete.com/News/593955/%C4%B0randa_cumhurbaskani_secimleri...
6. http://www.haberler.com/iran-da-iki-reformcu-iki-muhafazak-r-yarisacak-h...