36. Analiz: Rus Eğitim Sistemi; Monoform İnsan Tipi -20.10.2007-

Rus Eğitim sistemini anlatan bir Türk eğitimcinin yazısı okudum. İlk bakışta Rus Eğitim Sistemi güzelmiş gibi görünüyordu. Kusursuz olarak algılanan ve her şeyin inceden inceye düşünüldüğü , öğrencilerin aynı tip beslenme alışkanlıkları ve çalışma yöntemleriyle yetiştirildiği bir sistem. Zorunlu dersler de var, sürekli denetlenen öğretmenler de.

Rusya'daki eğitim sistemini beğenmedim, dersem kızar mısınız? Merak etmeyin; bizim eğitim sistemimizi de beğenmiyorum. Yazıdan görebildiğim kadarıyla, zorunluluklar Rus Eğitim sisteminde de var. Yani, öğrenci zorunlu derslerle orda da muhatap ve onlardan sorumlu. Bana göre zorunluluk insan haklarına aykırı bir durum; öğrenci öğrenmek istemediği bir konuyu veya ders içeriğini öğrenirken ona açıkça "işkence" edilmektedir. Düzen, sistem ve disiplin kaygısı her eğitim sisteminde mevcut. Bu mevcudiyet de ülkelerin "mono form" insan tipi oluşturmak ve bu tipe göre sürekliliğini sağlamak adına vazgeçilmez bir dayatma olarak görülüyor. Yani; Milli eğitimin uzak hedefi bu. Ve bizden farklı değil.


Ayrıca, başarısızlığın "aşağılanma gerekçesi" olarak görüldüğü toplumlarda sıklıkla karşılaşılan bir durum var; mekanik-duygusuz insanlar üretiliyor ve toplum bu insanlardan oluşuyor. Rus eğitim sisteminde aile ve duygu eğitimi eksik gibi görülüyor; bu mekanik-robot insan, ergenlik döneminin büyük çoğunluğunu katı kurallarla donatılmış, sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar her şeyi belirlenmiş bir sistemde geçiriyor. O insanın hayatında sürprizlere neredeyse hiç yer verilmiyor (İnsanı olgunlaştıran şeyler, çoğunlukla sürprizlerdir aslında). Yemek zevki ve damak tadı standartlaşmış bir insanın yeni arayışlara girmesi çok düşük bir olasılık. Bizdeki gibi "annemizin yemeklerine olan özlem" galiba pek yok. Kuşkusuz giyim zevki, saç modeli zevki, isyan etme zevki gibi zevkler de başlangıçta törpülendiği için gelişmiyor. Sanırım karşı cinsten arkadaşlık da mekanik bir gereklilik olarak standardize edilmiş olsa gerek; herhalde Rus Şiiri'nin dünya da diğer edebi türler kadar yayın olmamasının temel sebebi de bu.

Ultramodern, gelecek yüzyıllar tipi olan "çipli beyine sahip" ilk örnekler gibi geliyor bana Rus Eğitim Sistemi'nde yetişen gençler. Öğretmenlerinin bile aşırı sıkı ve baskıcı kurallara tabi olması "kişilikli öğretmen" tipini yok ediyor. Sürekli güncellenen bir öğretmen tipine itirazımız yok, ama eğitimin öğrenci için "istemek" esaslı olmasını isteyen biri olan benim için öğretmen de "isteyerek" güncelleştirmeli kendini. Yetersiz kalmamayı istemeli, tıpkı öğrencisi gibi. Ona da insan haklarına aykırı olarak işkence edilmemeli yani. Teknolojiyi ve modern eğitimin tüm psişik araçlarını kullanabilen öğretmen modeli çok cazip görünüyor olsa da, duygu yetersizliği veya yokluğu bir öğretmeni öğretmen yapmaktan daha çok "görev robotu" yapar.

Nasıl olmalı eğitim? Yetersizliği nesnel bir şekilde tesbit edilen öğrenci ve öğretmen kademeli olarak örgün eğitim sisteminin dışına çıkarılmalıdır, bu kadar basit; ona fazla eğitim yatırımı yapmaya da gerek yok . Yapılacak yatırım ona farklı iş alanları oluşturularak da yönlendirilebilir. Bir öğrenciye yapılan eğitim yatırımı neredeyse bir insana kendi işini kurabileceği kadar finansman sağlamaya denk çünkü. Ancak; eğitim okul dışında da farklı sistemler oluşturularak devam etmeli. Bizdeki Açık ilköğretimler, Açık Liseler ve Açık Öğretim Fakülteleri gibi. Her insanın akademik eğitim almasına gerek yok; yorum yapabilme ve hedef belirleyebilme gücüne ulaşana kadar öğrenciye temel eğitim verilmeli ve sonra ona istediği dersler ve konular isteyen öğretmenler tarafından öğretilmelidir.

Belki de bizdeki yetersizlikleri başkalarının eğitim sistemindeki yeterliliklerle karşılaştırılmalıyız. Copy-Paste yönteminden ziyade bize ait olanı, bizde olmayan özelliklerle daha iyiye yürütmek üzere geliştirmemiz gerekir. Rus eğitim sistemi Rusya'nın mutlu insanlar ülkesi olmasına yetmiyor. Rus klasiklerini yutmuş, Rus bilim ve sanatını içine dercetmiş bir Rus ile bizim saf Anadolu çocuğu arasındaki temel farkı üretebilme kabiliyetleri arasındaki inanılmaz uçurumu, inceleyerek görebilirsiniz. Bizim çocuk mutlu olmasını bilir; zira duyguları köreltilmemiştir ve hırsı hala dipdiridir.

Son olarak insanlık tarihinde geriye doğru baktığımızda insanı kısırlaştıran ve boyunduruk altına alan sistemlerden değil de, bu sistemi dışlayanlardan oluşan "kaşifler listesini" gördüğünüzde esas meselenin ne olduğunu rahatlıkla fark edersiniz. Gece yarısı tatlı uykusundan uyanıp çözümünü bulamadığı matematik sorusuyla uğraşan adamları ayırdetmeliyiz; onlara akademik eğitimin tüm fırsatlarını sunmalıyız. Ya da anne-babasının neden sürekli kavga ettiğini merak edip çözüm bulmaya çalışan bir çocuğu, psikoloji, sosyoloji ile ilgili alanlarda eğitmeliyiz. Açıkçası ne yaptığımızı ve yapmak istediğimizi önce biz bilmeliyiz. Tüm parasını kitaplara ayıran bir öğrencinin sizce inşaat mühendisliğinde veya tıp fakültesinde işi var mı? Gideceği yer felsefe , tarih, edebiyat, siyaset vs. gibi alanlardır.

Seçkin Deniz