Genellikle de, sabrın gerektirdiği gibi, bu organizasyonların sonuç alma olasılıkları çok yüksektir. Bu çalışma türü, basit futbol stratejilerini andırsa da, insanlığın var oluşu ve siyasetin doğasının mevcut süresince alışılagelmiş klasik senaryoların tamamı için açıklanmış ve kanıtlanmış bir realitedir...
Türkiye bu realite ile değerlendirildiğinde, 2005 yılı başlangıcında ve ilerleyen aylarında ,söz edilen sonuçların alınmaya başlanmasına çalışıldığı açıkça görülecektir. Farklı baskı araçlarının aynı hızda ve farklı zamanlarda şiddetle hareketlenmesine şaşırmamak gerekir...
Türkiye, bir şeyler istediği her yer ve ülkeden farklı baskı bağlarıyla bağlanarak bugüne gelmiştir; aidiyetlik kompleksleriyle dolu aydınımsı kamuoyu belirleyicileri de aynı çarkın içindedirler. Yıllarca önce genç cumhuriyetin bağımsız kişiliği ve kimliğini uluslarası çıkar mekanizmalarının içine çekmek için antidemkoratik temelli fert katsayısının artması gerektiğini dayatanlar, bu kez, aynı dayatma figürlerini demokratik temelli fertler için ısrarla belirtmektedirler. Bu çelişki, gerçekte yurt içinde konumlanmış tüm fertlerin yeni kişiliklerinin, eski kişiliklerine oranla daha kolay etkilenebilir hale gelmesi gerektiğini göstermekte ve bilinen baskı sahiplerinin çıkarlarını açıkça anlaşılır kılmaktadır...
Kesin olan şeylerden biri şudur; antidemokratik temelli fertler daha zor etkilenebilir yapıdadırlar. Türkiye için demokrasi insanların ihtiyacına binaen istenmekte değildir; teknolojinin ve kültürel araçların demokratik temelli fertleri daha kolay kullanılabilir kılacağı bilinmektedir...
Ekonomik ve siyasî kurumların dünyaya hitabeden yerinde tepebaşlarını tutanlar, kendi senaryolarını finanse etmeyi hedeflemiş olarak karşımızda olmaya devam edeceklerdir ve Türkiye gerçekten çok zor bir dönemde ,söz edilen planlanmış uzun zaman aralığının üst sınırında yaşamaktadır...
Seçkin Deniz