15. Analiz: Türkiye ve Bağımsızlık -23.03.2005-

Uluslararası siyâset, ulusların çıkarlarıyla doğrudan ilgidir ve her ulus kendi çıkar mekanizmalarını kontrol eden tek güç olmak ister. Ne yazık ki; bu istek, herhangi bir devlet için -eğer güçlü değilse- sadece bir hayalden ibaret olmuştur, olmaya devam edecektir de...

Türkiye, tarihi varlığı süresince, özellikle Osmanlı Devleti dönemi itibariyle dünyaya hükmeden bir sistemin merkezi olmuştur; ancak bu durum, cumhuriyetin kuruluşundan sonra -özellikle batılı ülkelerin uzun süren çalışmaları sonucunda- kendi dar ve küçük 'ulus devlet modeli'nin içine hapsedilmiştir. Bu hapislik Türkiye'yi, uluslararası çıkar mekanizmalarının kontrol merkezi olmaktan çıkarmış, tam tersi bir ortama itmiştir. Türkiye, soğuk savaş dolayısıyla ABD güdümlü uluslararası çıkar senaryolarına uymak zorunda kalmıştır. Kurtuluş savaşı dönemlerinde reddedilen Amerikan mandası olma fikri, sonraki hayatı süresince genç cumhuriyetin hayat kaynağı olmuştur...


İç ve dış oluşumların tamamı ABD kontrollü olagelmişse de, bu durum, tüm ülkelerin hayat süresince sonsuz ömürlü olmayacağı içindir, ki; Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih edecekti ve şimdi de etmektedir. Kuşkusuz ABD bu durum karşısında rahatsız olacaktı; ABD'nin, yaklaşık elli yıl süresince dilediği şekilde içini ve dışını değiştirdiği bir ülkenin, kendine ait özel çıkar alanları olmasını kabul etmesi imkansızdı...

İkinci Irak savaşından önce TBMM'nin aldığı karar, ABD'nin alışkın olduğu yapıların dışında olan bir karardı. Bu karar alınmazdan önce, Türk kamuoyunu etkilemeye alışkın olan her grup, her şahıs bütün korkutucu ve tehdit edici yöntemleri kullandılar; ancak TBMM, Türkiye'nin ABD'ye Irak'ta yardımcı savaş gücü olarak bulunmasına izin vermedi.

2003,2004 yılları ABD'nin özel olarak uluslararası nezaket sınırlarını aştığı ve Türkiye'i aşağılamaya çalıştığı yıllar olarak tarihe geçti. Bunlara rağmen akılda kalan en önemli iç unsurlar, abd mandası olmamakla ilgili tüm siyasi manevraları aptallık olarak değerlendiren kişiler ve gruplar oldular. Amerikan çıkarlarına uygun davranış sergilemeyen hükümeti aymazlıkla suçlayan yazarlar ve kurumlar, bu ülkenin geçmişine saygılı olmadıklarını kanıtladılar. Kendi ulusal çıkarlarının hangi siyasî oyunlara kurban gittiğini anlamadılar. Yıllarca ABD'nin istediklerini yapmanın bize kazandırdığı hiç bir şey olmadığını göremeyenler, ABD'yi kızdırmanın felaket getireceğini iddia ettiler...

Oysa aynı gözler, TBMM karar alırken tüm dünya da ,özellikle müslüman ülkelerde, insanların çoğunluğunun bu kararı merakla izlediğini görmek istemiyorlardı. Bu karar Türkiye'nin bastırılan büyüklüğünün ortaya çıkışı için gerçekten önemliydi. Türkiye bağımsız olacaksa artık olmalıydı...olacaktır da... Ortadoğu ve Dünya ABD olmadan da Türkiye'nin var olduğunu görmekte gecikmeyecektir...

Seçkin Deniz