6. Analiz: Derin Çalışmalar -16.09.2003-

Türk Siyaset Hayatı derinden çalkalanıyor. Türk Ordu Yönetimi, sosyal ve kültürel alanlarda kendi görüşleri doğrultusunda değişim sağlamak adına 28 Şubat 1997' de olduğu gibi sivil toplum örgütlerini kullanmaya başladı.

Batı demokrasileri bu sorunu yıllarca önce aşama aşama çözmüş olmalarına karşın, hâlâ bu tür derin çalışmaların yaşandığı yerler olmaktan kurtulamadılar. Bu sorun yaşanmaya devam edecektir.

Osmanlının yıkılışını hazırlayan etkenlerden en önemlisi, askerin sosyal ve ekonomik hayatla birlikte kültürel formları da yönlendirmeye çalışmasıydı... Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da bu etkileme çalışmaları ile Türkiye toplumu asker eliyle değişti... Bugün yaşananlar, sadece yöntemlerin değiştiğini gösteriyor. Dolaylı etkileşimle araçlar birebir "nefer"den birebir sivil toplum örgütleri oldular.

Yüzlerce yıllık askeri müdahele geleneğinin yok olmasını beklemek safdillik olurdu. Yöntem ve teknikler değişiyor. Asker, dilemediği değişimleri engellemenin formatlarını oluşturuyor.Oluşturmaya devam edecektir.

Seçkin DENİZ


Not: 9 yıl sonra Tarih anlatıyor:

Ergenekon’a Özkök darbesi! -6 Ağustos 2012-

Eski Genelkurmay Başkanı Özkök’ün Ergenekon Davası’ndaki tanıklığının hukuki sonuçları elbette olacak. Ancak toplum ve siyasetçilerin çıkaracağı ders de en az onun kadar önemli. ‘Ne günler geçirmişiz’ diye düşünmeden edemiyoruz.

Ergenekon Davası’nda 214 duruşma ve 4 yıl geride kaldı. Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla başlayan süreç, 273 sanıklı bir davaya dönüştü. Türkiye’nin yakın geçmişinde çok önemli makamlarda oturanların da aralarında bulunduğu kişiler sanık sandalyesine oturdu. Yargılamanın artık sonuna yaklaşıldı. Tüm sanıkların ifade ve savunmaları tamamlanarak tanık dinlenmesi aşamasına geçildi. Uzunca bir süredir de gizli ve açık tanıklar dinleniyor. Şüphesiz ifadeleri her kesim için önem arz eden kişi Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök’tü. Darbe iddialarıyla ilgili zaman diliminde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir numarası olan Özkök, pek çok olaya da vakıftı. Dolayısıyla “tanık” olduğu olaylar, davanın seyrini de etkileyecekti.

Özkök, Ergenekon ve Balyoz davaları için dönüm noktası olabilecek açıklamalar yaptı. Tanıklığı ile Ergenekon ve Balyoz davalarında sanıkların yanında yer alan çevreleri hayli zora soktu. Özkök’ün şahitliği hem mahkeme hem de kamuoyunun kararının şekillenmesinde pay sahibi olacak. İşte Hilmi Özkök’ün çarpıcı beyanları:

Ayışığı ve Yakamoz’u bildiğimi hissettirdim: Hilmi Özkök, 2004 yılı bahar ayında kendisine bir CD geldiğini vurgulayarak Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarının sunumunu gördüğünü anlattı. Özkök, “Bunların bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla gönderilmiş olabileceği için temkinli olmam gerekiyordu. Başlangıçta astlarımla bu konuyu paylaşmadım. Böyle bir şey olabileceğine dair imalarda bulundum. Şaka espri yoluyla bu konulardan bahsettim. Her şeyden haberdar olduğumu ima yoluyla ara ara dile getirdim.” diye konuştu. Özkök, “Kesin bilgiler olmadan altlarımdan şüphe ettiğim şeklinde bir davranış sergilemedim. Bazen yapmak istemediğin şeyleri yapmak zorunda kalıyorsun. Söz konusu belgeler meşru belgeler olmadığı için işlem yaptırmadım.” dedi. Özkök, slaytları incelediğinde (Yakamoz ve Ayışığı planlarındaki ifadeler) bunların bir askerin elinden çıktığını düşünmüş.

Hakkımda yıpratma kampanyası yürütüldü: O dönemde bazı mihrakların kendisini hedef aldığını da anlatan Özkök, büyük bir gazetenin tanınmış yazarının kendisi hakkında “18 yıl yurtdışında kaldı ve ülke gerçeklerinden haberdar değil.” şeklinde yazı yazdığını bildirdi. Özkök iddiaların üzerine gidince karşılaştığı manzarayı şöyle aktardı: “Gazeteci bana haber kaynağının çok sağlam olduğunu, bu bilgileri yüksek rütbeli birilerinin verdiğini söyledi. Basın yoluyla yapılan yıpratma kampanyası beni ve ailemi çok üzdü. Bu kampanyalar sadece basının kafasından uydurduğu şeyler değil. Belli mihraklar tarafından kurgulandığını mahkemenin takdirine bırakıyorum.’’ diye konuştu.

Jandarma’yı uyardım: Özkök, savcının sorusu üzerine Şener Eruygur döneminde Jandarma’daki gizli dinlemelerle ilgili duyumların kendisine ulaştığını ve ilgilileri uyardığını söyledi. Eruygur’dan İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ve Teknik İstihbarat Daire Başkanı Hasan Atilla Uğur’u kendisine göndermesini isteyen Özkök, ikiliyi ‘dikkatli olmaları’ yönünde ikaz etmiş. Pekgüzel’in sorusu üzerine Özkök, tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz’ın jandarma tarafından korunduğunu duyduğunu sözlerine ekledi.

Ak Parti iktidar olunca tedirgin olduk: 2002 yılı ağustos ayında Genelkurmay Başkanı olduktan kısa süre sonra AK Parti’nin iktidara geldiğini hatırlatan Hilmi Özkök, “28 Şubat yaşanmıştı. Tüm TSK mensupları gibi benim de tedirginliğim vardı. Bu kişilerin eski söylemlerine bakıldığı zaman, ‘Acaba bir geriye dönüş olur mu?’ diye endişe ettik. Ve bu konuda toplantılar yaptık. Kimi zaman benim görüşlerimle astlarımın görüşleri arasında farklılıklar oldu. Ben bunu normal karşılarım.” dedi.

Aytaç Yalman muhtıra önerdi: 3 Aralık 2003 tarihinde Genelkurmay karargahında orgeneral ve oramirallerle yapılan toplantıya ilişkin de açıklamalar yapan Özkök, “Burada muhtıra teklifi yapılmadı. Biz zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Evet orada böyle bir söz (muhtıra) söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi. Ama teklif teknik bir terimdir.” şeklinde konuştu. Özkök, Dursun Çiçek’in avukatının sorusu üzerine muhtırayı telaffuz edenin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olduğunu açıkladı.

2003’te MİT Ergenekon şemasını sundu: MİT’in Genelkurmay Başkanlığı’na sunduğu ‘Ergenekon şeması’ belgesi ile ilgili bildiklerini de anlatan Hilmi Özkök, şunları söyledi: “Evet MİT bana böyle bir belge getirdi. Üzerinde imza, tarih yoktu. Ben de Genelkurmay İstihbarat Dairesi’ne gönderdim.” açıklamasını yaptı. Bunun üzerine mahkeme Başkanı, MİT’in söz konusu belge ile ilgili mahkemeye gönderdiği yazıyı okudu ve şemayı teşhis etmesi için Özkök’e verdi. Özkök, belgelerden biri için, “Bu MİT’in gönderdiği evraka benziyor.” karşılığını verdi.

Balyoz amacını aşmıştı, incelettim: Özkök, tutuklu sanıklardan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun avukatı Burak Candan’ın, 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı’nda yapıldığı belirtilen “Balyoz Plan Semineri’’ni hatırlatarak “Darbenin Aytaç Yalman tarafından önlendiği söyleniyor. Bu konuda bilginiz nedir?’’ şeklindeki sorusu üzerine şunları söyledi: “Silahlı kuvvetlerde çeşitli durumlara ilişkin Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılan ve hükümet tarafından onaylanan milli strateji belgesinde, harp oyunları, plan seminerleri ve plan tatbikatları vardır. Genelkurmay, her 2 yılda, 1. Ordu, 2. Ordu, 3. Ordu’ya hangi planların oynanacağını, seminerlerin yapılacağını, ne şekilde oynanacağını ve tarihleri bildirir. Bu, benden önce rutin olarak yayımlanmıştır. Uygulanması gerekir. Ben yoğunluğumdan katılamadım. Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılmasını emrettim. Bu seminer icra edilmiş, fakat en tehlikeli senaryo amacını biraz aşkın şekilde oynanmış. Siyasi kişiler ve siyasi olaylar gerçekmiş gibi oynanmış. Ben de Kara Kuvvetleri Komutanı’na incelettim.’’

O manşet 27 Mayıs sloganıydı: Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu’nun “Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ‘Genç subaylar rahatsız’ başlıklı haberle ilgili ‘Demokrat olmam suç mu? Lanetliyorum’ beyanlarınız var. Ne sebeple kullandınız. Biraz daha açar mısınız?’’ sorusuna Özkök, şu cevabı verdi: “Demokrat olmam konusu; hükümete bağlı olmam şeklinde algılandı. Bu hep tenkit edildi. Tabii ki bir Genelkurmay Başkanı hükümete bağlıdır, ancak farklı yansıtıldı. O dönem Başbakan’a genç subayların rahatsız olduğunu söylediğim iddia edildi. Ben böyle bir şey demedim. Hepimiz tedirgindik. Basın toplantısı yaptım. ‘Darbeyi tasvip etmiyorum. Lafı dahi olamaz’ dedim.’’ “Genç subaylar rahatsız’ manşeti neden bu kadar infial uyandırdı? Tedirginliğiniz neydi?’’ sorusuna 27 Mayıs’ı hatırlatarak cevap verdi. “Bu söz 27 Mayıs’ta slogan olarak kullanıldı.’’

Balbay kendini kullandırtmasın: Özkök, Cumhuriyet gazetesinde, kendisiyle ilgili 18 yıl yurt dışında kaldığına ilişkin çıkan haber nedeniyle Genelkurmay 2. Başkanı veya İletişim Daire Başkanı ile Mustafa Balbay’a haber gönderdiğini ifade ederek “Yazılarını yazarken kullanılıyor olmasın, kendini kullandırmasın dedim.” diye konuştu. Yazının yayınlandığı dönemde düzeltilmesi konusunda bir şey söylemediğini, ancak emekli olduğu zaman Balbay’a sitem ettiğini dile getiren Özkök, Wikipedia internet sitesinden biyografisine bakıldığında yurt dışında ne kadar görev yaptığının ve Türkiye gerçeklerini ne kadar bildiğinin görüleceğini Balbay’a da söylediğini aktardı.

ABD teskere için hükümete baskı yapmamı istedi: Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, 1 Mart Tezkeresi’nin geçmesi için dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’in kendisinden hükümete baskı yapmasını istediğini de söyledi. Özkök, “Ben baskı yapmadım. Düşüncelerimi arz ettim. Baskı yaparak siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim.’’ diye konuştu.

Hıdır Ala, Aksiyon

http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/newsDetail_getNewsById.action?newsId=33260