22 Temmuz 2007 Milletvekili genel seçimlerini, halkın mevcut adayları seçme eylemini apaçık bir şekilde kontrol etmek/yönetmek/yönlendirmek isteyen basın-yayın organlarından izliyoruz.
Yorumcuların seçimleri etkilemediğini söylemek kolay değil; tam olarak etkileyebildiğini de söylemek mümkün değil. Ama basın-yayın erbabları bunun farkında olmalarına rağmen büyük bir hızla çalışmaktan vazgeçmiyorlar. Buna karşılık sevindirici olan bir gerçek var; bu ülkenin insanları kırk yıldan beri gelen insanlar değiller, artık. Halk eskisi gibi sık ve kolay etkilenmiyor; seçim vaadleri dahil kampanyaların hemen hiçbirine iltifat etmiyor.
Halkın bu tutumu, siyasi aktörlerin veya diğer seçkin güçlerin istediği bir şey değil gerçekte. Zira uzun yıllar yönetilecek/yönlendirilecek bir yapıda yetiştirmeye çalıştıkları bu halkın fertleri, onların arzu etmediği kadar kaliteli değerlendirmeler yapıyorlar. Halkın doğrulan bilincinde, binlerce yılın bıraktığı farklı kültürlerin karma etkisiyle sosyal bir gene dönüşen "uyanıklık", kendisini açıkça belli ediyor. İnsanlar gülümseyerek aldanmayacaklarını ifade ediyorlar;kendilerine yapıştırılan "kararsız" etiketini istihza ile karşılayıp verdikleri kararı oy sandığına saklıyorlar. Herkes oy verirken ne yapacağını/kime oy vereceğini çok iyi biliyor.
Seçim bir ülkenin her şeyini etkileyen en önemli eylemdir. Ultrazenginler seçimlerden önce partilerin oluşumunda, adayların belirlenmesinde basın-yayın organlarını ve bilhassa herkese ulaşabilen gazetelerin yazarlarını angaje ederler ve ülkeyi kendi diledikleri formda seçime sokmaya çalışırlar. Onlar yıllardır bunu yapıyorlar, her seçim dönemi onlar için tedirginlik dönemidir; kendilerinin "en büyük güç olduklarını" yeni hükümetlere kabul ettirene kadar da rahat etmezler.
Türkiye'de TÜSİAD söylemleri ve eylemleri varken söylediklerimiz için fazla kanıt aramaya gerek kalmıyor. TÜSİAD hiç çekinmeden tüm siyasî, hukukî ve yönetsel erklerin tümünü karşısına alabilecek çıkışlar yapabiliyor; milyonlarca insanın hayatını etkileyen baskılar kurabiliyor; kendi çıkar mekanizmalarını rahatsız edecek değişikliklere karşı her türlü tedbiri alabiliyor ve hükümetleri kurup, yıkabiliyor. Böylece sürekli birinci ve en üstteki güç olmayı başarmaya devam ediyor.
İşte bu büyük halk, aslında seçimlerde TÜSİAD'la mücadele ettiğini artık çok iyi öğrenmiş durumda. Ona göre gardını alıyor ve zenginlerin hazmını etkileyecek büyük bir lokma yutmalarını sağlamaya kararlı görünüyor.
Seçkin DENİZ