62. Analiz: Yeni Bush, Papa'mı? -27.04.2008-
"Haçlı Seferleri, gerekçeleri ve gerçekleşmeleriyle psikolojik ve sosyolojik açıdan 'patolojik vak'âlar'dır. Kronikleşen özellikleri dolayısıyla bu vak'âlar tedavi edilebilir olmaktan uzaktır. Bu açıdan; herhangi bir diyalog kombinasyonu veya türevi söz konusu olumsuzluğu bertaraf etmeye yönelemez."
"USA'da demokratlardan Haçlı zihniyetine bayraktarlık yapacak Başkan üremiyor" diyenlerin baktığı yerden bakıp soralım. Cumhuriyetçi'lerden iki Bush Başkanlık dönemlerinde Haçlı zihniyetinin bayraktarlığını yaptılar, seçilecek yeni ABD Devlet Başkanı'nın Cumhuriyetçi olmayacağı neredeyse kesinleşmiş durumda ve bu durumda seçilecek Demokrat Başkan Haçlı seferilerine bayraktarlık yapmayacak. O Halde Haçlı Seferleri sona erdi, eriyor, erecek,demek mümkün olacak mıdır? Ya da isimler önemli değil, Haçlı seferleri sonsuza dek sürecektir, diyerek yeni Bush'un Son Engizisyoner-Son Papa olmasını muhtemel mi bulmamız gerekecek? Gerçi bu,tarihsel gerçeklere göre yeni bir durum olmayacak,sadece 1789 Fransız İhtilâli'nden sonra Haçlı Seferleri'nin bayraktarlığını (ilişiğinde gücünü) yitirmiş olan Papa'ların yeniden işbaşına gelmeleri demek olacak. En azından bazı siyâsî argümanların arkasına sığınmaktan kurtulacak Papa; doğrudan doğruya gücün efendisi olduğunu ilan edecek. Amerikalı seçmenler dünya siyâset tarihinde yeni bir dönemi başlattıklarının farkında değiller.
...
Tarih klasik sapmalarından/kırılmalarından birini yaşıyor. Henüz kimse farkında değil;ama ateizmin bekçileri/şeytanın köleleri tarihin tepesinden, tarihin derinliklerine doğru giden yolda hızla yuvarlanıyorlar.1789'daki kırılma'dan sonra küresel efendiler dönemi başlamıştı. Bu süreç,kim ne derse desin (Irak'ın 20 Mart 2003'te başlayan işgaliyle,üstelik birleşik güçler-siyonist-Hıristiyan evangelist-ittifakı zirvedeyken) sona erdi. ABD'nin kuruluşunda büyük rol oynayan,hatta başkent Washington'un imar planlarını derin siyonist güdülerle kotaran,sonrasında da siyonizmin hedeflerinin gerçekleşmesi için adım adım sıkılaşan güçler bileşiği büyük bir ayrışma yaşıyor. Vatikan, inceden inceye işlediği/ördüğü ağlarıyla siyonizmin ipini ancak 21.yüzyılda çekebildi.
...
Aslında belirtiler, Hristiyanlığın bir ana unsur olarak AB Anayasası'nda bulunup bulunmamasının tartışıldığı dönemde ortaya çıkmaya başlamıştı. Türkiye'nin, AB Katılım sürecinde karşılaştığı sıkıntıları "AB Hıristiyan Kulübü müdür, bir medeniyet projesi midir?" sorularını sorarak aşmaya çalıştığı dönemde,29 Ekim 2004'te, Roma'da Conservatori Sarayı'nda ve Papa X.Innocent'in heykelinin önünde attığı imzalarla saklanılan gerçeği deşifre etmesi,yeni kırılmanın vektörel boyutlarını gözler önüne serdi. Hıristiyanlık AB Anayasası'na girmedi;ancak Anayasa AB Devlet,Hükümet Başkanları ve Dışişleri Bakanları'nca bİr Papa'nın heykelinin önünde imzalandı. Vatikan,son Siyonist-Evangelist Hıristiyan İşbirliği ürünü olan projelerin(Irak'ın İşgâli,İran'ın BM eliyle sıkıştırılması ve BOP) gerçekleşmesinin bu tarihi kırılmayı engelleyemeyeceğini biliyor ve zaferini ilan ediyordu.Bu zafer ilk çerçevede siyonizme karşı kazanılmış bir zaferdi. Vatikan'a göre 1789 da yitirilen/Ateizme,Siyonizme,Şeytan'a terkedilmek zorunda kalınan Avrupa ve Dünya Egemenliği,tekrar elde ediliyordu.
...
XVI.Benedictus, Kilise'nin egemenliğini yitirdiği ilk yerden,Fransa'dan başladı; Aralık 2007 de Fransa Devlet Başkanı Sarkozy'i kutsadı ve onun 'pozitif laiklik' içerikli konuşmalar yapmasını sağlayarak laikliğin merkezine büyük bir darbe indirdi-Sarkozy,Ortaçağ Kralları gibi Papa'dan evlilik izni de almıştı-. Adı yeni imzalanan AB Anayasası'na göre seçilecek olan AB Başkanlığı için sık sık gündeme getirilen Eski İngiltere Başbakanı Blair'in Haziran 2007'de Vatikan'a giderek Papa 16. Benedictus ile görüşmesinden sonra Aralık 2007'de Anglikan Klisesi'nden ayrılarak Katolikliğe bağlanması Vatikan'ın bir diğer zaferi ve tarihsel kırılmanın getirdiği büyük değişikliklerden biri oldu.
...
Vatikan, uzunca bir süredenberi antisemitizmi canlandıracak projeler üzerinde çalıştığı iddia ediliyordu. İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler ve Vatikan arasında varolduğu söylenen işbirliği de gerekçelerini 1789'daki Vatikan'ın egemenlik kaybından almaktaydı ve Yahudilerle beraber siyonistlerin yokolması için savaşı bir fırsat olarak gören bir Vatikan vardı. Ancak herşeye rağmen İkinci Dünya Savaşı'nı yönetenler ne Vatikan'dı ne de Hitler. Siyonistler,I.Dünya Savaşı'ından beri ABD ve İngiltere eliyle altyapısını hazırladıkları İsrail Devleti'ni kurabilmek adına bu savaşı yönetiyor ve yönlendiriyorlardı. Vatikan yetersiz gücüyle savaşı yönetemedi ve egemenlik planlarını ileriye doğru ertelemek zorunda kaldı.
...
Vatikan hayatın gözlerden saklanan her yerinde siyonizmle ölümüne mücadele halindeydi.Filistin,Irak'ın İşgali,İran vb projelerde siyonist-evangelist çarkın işleyişine zıt bir felsefeyle verdiği beyanatlar, güçlendiğinin herkes tarafından farkedilmesi hedefine uygundu. Vatikan,Medeniyetler çatışması için gerekli olan her türlü unsuru büyük bir titizlikle hazırlayan siyonistlere karşı, Dinlerarası Diyalog projelerini başlattı. Gerçekte Vatikan diğer dinlere karşı hoşgörülü olmayı planlamıyordu,ancak diğer dinlerle olan ilişkilerinin siyonizmin kontrolü altında olmsına artık tahammül edemiyordu. Medeniyetlerin çatışması Siyonizm'in Kıyamet senaryosuydu ve bu Kilise'nin kesinlikle istemediği birşeydi. Katolikliğe karşı savaş başlatan İspanya Başbakanı Zapatero ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eş başkanlıklarını yaptıkları Medeniyetler İttifakı bu yüzden Vatikan için son derece iticiydi. O kendi yönettiği dinlerarası diyalog sürecinden başka bir sürece kesinlikle karşıydı.
...
Medeniyetler ittifakı daha küresel ve daha barışçıl bir projeydi; bu proje ne siyonistlerin ne de Vatikan'ın bir projesiydi. Vatikan bir barış hedefine sahip değildi ve tarihsel hedefleri aynen duruyordu;Kilise'nin dünya'nın heryerinde egemen olmasını sağlamak için 'barış ortamı' isteyebileceği son şeydi. İlk bin yılda Avrupa'ya ikinci binyılda Afrika ve Amerika'ya egemen olduğunu düşünen Vatikan,Üçüncü binyılda Asya'ya egemen olmak için binlerce misyoneriyle müthiş bir organizasyonlar sisteminin efendisiyken,barış'la işi olamazdı. Barışı önceleyecek herhangi bir girişimin başarılı olmasına izin veremezdi. Bu yüzden kilise, İspanya'da "Zapatero'ya oy vermeyin" diye kampanyalar düzenliyor,vaazlar veriyordu.
...
Medeniyetler ittifakı'nın diğer eş başkanı Türkiye'ye yönelik hesaplar ise bambaşkaydı. Türkiye özel bir konumdaydı ve özel konumunu sürdürmek zorundaydı. AB değerler sistemi(anayasa)altında Roma'da Papa heykeli önünde atılan imzaların Türkiye'yi çok büyük hukuki sorumluluklarla bağladığını biliyordu Vatikan; ve Türkiye'deki Siyâsî İktidar üzerinde oynanan Siyonist merkezli oyunlara karşı, AB Yöneticileri eliyle Hükümete destek çıkacak açıklamalar gönderiyordu.
...
Papa'nın son Amerika gezisi Vatikan'ın 'Küresel Egemenlik' yolundaki büyük adımlarından birini,belkide sonuncusunu ilan ediyordu Dünya'ya.Papa 16. Benedict, 16 Nisan 2008'de Beyaz Saray'da George Bush ile görüştü.Bu ziyaretle tarihte ilk kez bir Papa, Beyaz Saray'a adım attı. Önseziler,bu görüşmede Bush'un Haçlı Seferleri bayraktarlığını Papa'ya devrettiğini söylüyor. Annapolis toplantısı, Siyonistlerle Evangelistlerin boşanma ilanıydı. Papa-Bush görüşmesi de 1789 Fransız İhtilâl'iyle Siyonistlere kaptırılan 'emanet'in esas sahibine teslimi demek oluyordu.
...
Peki Vatikan gerçekten egemenliğini tesis edebilecek midir? Siyonizmden devraldığı özelliksiz güç,kendisini tatmin edecek midir? Kuşkusuz yeni küresel dengeler Vatikan'ın ortaçağdaki kadar güçlü ve etkili olmasına mani olacaktır. Avrupa ve Amerika siyasetçiler eliyle Vatikan'a bağlanmış olabilir;ancak bu kıtalarda yaşayan insanların Hıristiyanlık algısı değişmiş durumdadır. Ve insanlar ortaçağdaki din algılarından çok uzaktalar. Vatikan kendi kurguladığı egemenliği, dilediği işlerlikte bulamayarak hayal kırıklığına uğrayacaktır.
...
Akıllı Tasarım projesi bilimsel çevrelerde gittikçe taraf bulmakta ve aklın egemenliği daha reel bir çizgiye taşınmaktadır. Vatikan yeni dönemde, ateizme ve Darwinizm'e karşı desteklediği bu projeye yenilmekten kurtulamayacaktır. Tarih bu yeni kırılmayla planlananlardan çok daha başka,hatta ilgisiz şeyler kaydedecektir. Bizzat son Papa'nın başlattığı(bir söyleminde Bizans İmparatoru Manuel Paleolog'un sapkın sözlerini kullanması) yeni bir İslam düşmanlığı projesi var ortada. Ön hazırlıklarının yapıldığı ve uygulamaya konulduğu haliyle bu proje yeni bir haçlı seferidir.Ve bu seferin bayraktarlığını da Kardinal Ratzinger,Papa XVI.Benedictus sıfatıyla yapmaktadır. Vatikan tarafından uygulamaya konulan bu proje,başarısız olmaya mahkumdur. Bu başarısızlığı karikatür krizlerinde internet siteleri kurarak Müslümanlardan özür dileyen bilinçli Hıristiyanlar ile dinlerine saldırıların artmasına tahammül edemeyen Müslümanlar (bilinçlerinin 'sağalması'ile) sağlayacaklardır. Fakat Vatikan her zaman olduğu gibi hedeflerinden varlık sebepleri nedeniyle vazgeçmeyecektir.
Seçkin Deniz